Kırım ve Kıbrıs liderlerin gündemine girdi
Rus dış politikasının etkili ismi Aleksandr Dugin, Aydınlık'ın sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin'in Soçi'deki 3 saatlik görüşmesini değerlendiren Dugin, 'yeni bir dönem' vurgusu yaptı
Rus dış politikasının etkili ismi, Uluslararası Avrasya Hareketi Lideri Prof. Dr. Aleksandr Dugin, Soçi Zirvesi'ni Aydınlık'a değerlendirdi. İşte Dugin'in dikkat çeken analizleri...
'TARİHİ BİR TOPLANTI'
Soçi Zirvesi, Suriye'ye nasıl yansıyacak?
“Soçi’deki Erdoğan-Putin görüşmesi, Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkiler bağlamında çok önemli. En önemlisi ise Erdoğan ve Putin, çok kutuplu dünyanın Batı hegemonyasını reddettiği koşullarda buluşmuştur. Şu anda tek kutuplu değil çok kutuplu dünyada yaşıyoruz. Yaşadığımız çok kutuplu dünyada, Türkiye ve Rusya bağımsız iki egemen kutbu temsil ediyor. Erdoğan ve Putin, ülkelerinin çıkarlarının olduğu etki alanlarını belirlemeli. Bu stratejik bir buluşmalıydı. Rusya ve Türkiye arasında, gelecekte stratejik prensiplerin belirlenmesi için önemli bir toplantıydı. Toplantı boyunca zorlu ve karmaşık konular konuşuldu: İdlib ve Suriye’nin kuzeyindeki 'Kürdistan', Türkiye'nin olası bir Fırat operasyonu, Libya meselesi... Ve tabi çok net olan Türkiye ve Rusya’nın Karabağ’daki ortak başarısı da konuşuldu. Bu yüzden bu toplantı tarihi bir toplantıdır. Her noktada ortak kararlar alınmasa bile, ana konularda berraklaşma oluşmuştur.”
'DİĞER GÖRÜŞMELERE BENZEMİYOR'
Bu buluşma öncekiler gibi miydi yoksa yeni bir dönemi mi başlatacak?
“Bu zirve, önceki Erdoğan-Putin görüşmeleri gibi değildi. Bu görüşmenin aramızda yeni bir dönemi başlattığına çok emin değilim ama dünyada yeni bir dönem çoktan başlamıştır. Çünkü çok kutuplu dünyada iki kutbu temsil eden Putin ve Erdoğan görüşmüştür, bu zirvenin ana sonucunu buradan görmemiz gerekiyor. Bu görüşmeden sonra iki ülke, Erdoğan ve Putin’in anlaştığı konularda büyük çalışmalar yapabileceğini umuyorum. Bu şekilde yeni bir dönem başlayabilir. Umarım bu görüşme sonrasında diplomasi açısından ilişkilerimiz daha da gelişecektir. Eğer biz Türkiye ve Rusya olarak kendi ortak çıkarlarımıza, stratejik birlikteliğe odaklanırsak, bu da iki ülkenin dış politikasına yansıyacaktır.”
'NÜKLEER GÜÇ OLMADAN GÜVENLİĞİ SAĞLAYAMAYIZ'
Uzay ve nükleer anlaşmalar hakkında yapılan görüşmeleri nasıl yorumluyorsunuz?
“Modern koşullarda uzay ve nükleer güç olmadan güvenliği sağlayamayız. Türkiye ve Rusya arasındaki uzay ve nükleer mutabakatlar bu yüzden önemlidir. Çünkü güvenlik konusunda, dünyada silahların büyük bir değişim geçirdiğini görüyoruz. Güvenlik açısından bakıldığında uydu sistemleri, bazı özel gözlem araçları ve özel enerji kaynaklarına ihtiyaç olduğu görülüyor. İran örneğinde olduğu gibi Türkiye ve Rusya arasında nükleer iş birliği bir sonraki adım olabilir. Putin ve Erdoğan ortak uzay programlarını, aynı zamanda nükleer iş birliği ve nükleer enerjiyi konuştular.”
'İKİ LİDER FARKINA VARDI'
Kırım-Kıbrıs bağlantısı üzerinden anlaşmaya varılabilir mi? Anlaşma olacak mı?
“Kırım ve Kıbrıs meseleleri, bazı problemlerin çözümü ve ortak sonuçlar çıkarılmasıyla ilgili henüz resmi bir teyit yaptıramadım ama iki başkan tarafından bu görüşme öncesinden gündeme koyuldu, Erdoğan’ın Kırım konusunda Rusya’nın ilgisini çekmesi çok iyi bir hareketti. Bu görüşme sonrası şunu söyleyebilirim: Kırım’ın Rusya açısından ne derecede önemli olduğu Sayın Erdoğan’ın ilgisini çekti, bu çok önemliydi. Benim görüşüme göre Erdoğan, Kırım’ın bir ‘Rus işgali’ olarak nitelendirilmesinden çok daha başka bir konu olduğunu benimsedi. Çünkü Rusya için Kırım, denildiği gibi emperyalist bir müdahale değildir, bir hayat meselesidir. Aynı zamanda Putin de Kıbrıs sorununa dikkat çekti. Çünkü Doğu Akdeniz konusunda Kıbrıs Türkiye’nin çok önemli bir stratejik çıkarıdır. Kıbrıs ve Kırım konusuyla ilgili nasıl bir sonuca ulaştıkları ile ilgili yeterli bir teyidim yok ama önemli olan nokta, iki liderin de bunu ajandalarına koymaları ve bu konuya dikkat çekmeleri. Bu bir tür başarıdır.”
AFGANİSTAN VE LİBYA
Görüşmenin Afganistan ve Libya'ya bir yansıması olur mu?
“Afganistan açısından Rusya’nın görüşü net, bu meselenin tamamen içinde olmak istemiyor. Fakat şurası kesin, Rusya, Afganistan’ın yeniden inşası, istikrarın sağlanması, barış ve özgürlük açısından gelişmeler ve en önemlisi ABD’nin kolonyalist macerasından sonra Taliban’a karşı kaybettiği savaş sonrası güvenliğin sağlanması gibi gelişmelerle yakından ilgileniyor. Rusya, Afgan halkının güvenliğinin sağlanması ve istikrar sağlanması için elbette sorumluluk duyuyor. Türkiye de benzer sorumluklara sahip olduğu için Putin ve Erdoğan bu konuda iş birliği yapma ihtiyacı hissediyor. Türkiye ve Rusya’nın Afganistan’da 'mülkiyetin korunması, barış ve özgürlük' gibi ortak hedefleri var. Bazı farklı tutumlar da var. Rusya, Afganistan’da daha merkezi ve birleşik bir çözümden yana; Türkiye ise etnik ve farklı grupların temelinde olduğu daha çok hidrolize edilmiş bir Afganistan önerisi sunuyor. Fakat ne Putin’in ne de Erdoğan’ın bu konuda takıntılı bir görüşü var. Her iki lider de gerçekler zemininde görüşlerini paylaştı ve birçok konuda uzlaşı oldu, büyük görüş ayrılıkları olmadı.
“Libya ile ilgili ise, burada bazı çelişkiler bulunmakta. Görüşmede iki lider de bazı uzlaşılara vardı. Çünkü biz Türkiye ile birçok konuyu somut ve ABD’nin pozisyonuna göre değerlendiriyoruz. Bu sadece Libya için değil Afganistan da, Irak ta, Suriye de ABD’nin konumuna göre şekilleniyor. Türkiye, İran, Rusya ve birçok Arap ülkesi komşuluk ve dostluk ilkesi ile dış politikada ortak zeminde buluşuyor. Ortadoğu’da somut sonuçlara ulaşılması için, Afganistan ve Libya’da, hatta İdlib’de çatışmanın bitirilmesi ve siyasi istikrar için ABD’nin acınası Büyük Ortadoğu Projesi zemininde oluşturmaya çalıştığı ‘yeni haritaya’ karşı Rusya, Türkiye ve İran yeni ortaklıklar geliştirmeli. Amerika bölgeden çekiliyor, bölge ülkelerinin birlikte çalışması ile istikrar ve barışın sağlanması, güvenlik ve demokrasinin egemen olması hedefleniyor. Atlantikçi dışarıdan müdahalenin de önüne ancak böyle geçilebilir. Rusya ve Türkiye, bölgede bunların sağlanması için büyük sorumlulukları paylaşıyor. Bu da daha yakın bir iş birliğini zorunlu kılıyor. Soçi görüşmesi de iki ülke arasında bu daha yakın iş birliğini oluşturacak önemli bir adımdı.”
ÖZGÜR ALTINBAŞ