ABD ve Çin'in Ayrışması Devam Ediyor

30.07.2024

Amerikalı siyaset bilimci Ian Bremmer, Ekim 2021'de Foreign Affairs dergisinde, şirketlerin bilgi ve bilgisayar teknolojileri alanında artan gücüne işaret ettiği "The Technopolar Moment" başlıklı bir makale yayınladı. Aynı zamanda, şu anda ABD ve Çin arasında dağıtılmakta olan dijital güçten ve "küreselcilerin önümüzdeki on yılda başarılı olmak için istikrara ihtiyaç duyduklarından bahsetti. En büyük korkuları, ABD ve Çin'in ayrışmaya devam ederek onları, işlerini küreselleştirme girişimlerinin önündeki engelleri artıracak bir ekonomik savaşta taraf seçmeye zorlamasıdır. Eğer Washington ve Pekin aşırı düzenlemelerin ekonomilerine yön veren inovasyonu baltalama riski taşıdığına karar verirlerse servetleri iyileşecektir. Washington için bu, şirketleri ulusal şampiyonlar olarak gelişebileceklerine ikna etmek için tasarlanmış bir sanayi politikasından geri adım atmak anlamına gelirken; Pekin için bu, özel sektörün bağımsızlığını ve özerkliğini korumak anlamına geliyor."

Sonuç olarak Bremmer, Brzezinski'nin ABD ve Çin'den oluşan Büyük İki'nin oluşturulması çağrısını tekrarladı. Çünkü artık artan rekabet ve çatışmalar piyasalarda, tedarik zincirlerinde (yarı iletkenlerle ilgili mevcut sorunlar) ve Washington'un kaçınmak isteyeceği diğer maliyetlerde dalgalanmalara yol açıyor.

Ancak önümüzdeki birkaç yıl içinde, ABD'de küreselleşmeci Demokratların iktidarda olmasına rağmen, Pekin ile çatışma daha da şiddetlendi.

Yeni başkanlık kararnameleri ve ABD Kongresi tarafından kabul edilen yasalar, kritik teknolojiler alanında Çin'e karşı kısıtlayıcı olmuştur.

Öyle bir noktaya gelindi ki, "çip savaşında" Çin'in muhalefetiyle karşılaşan Biden yönetimi, müttefikleri Japonya ve Hollanda'ya, Tokyo Electron Ltd. ve ASML Holding NV gibi şirketlerin Çin'e gelişmiş yarı iletken teknolojilerine erişim sağlamaya devam etmesi halinde en sert ticari kısıtlamaları uygulama olasılığını değerlendirdiğini bildirdi.

Aslında, ABD'nin doğrudan yabancı ürün kuralı ya da FDPR olarak adlandırılan bir tedbiri uygulayıp uygulamamayı değerlendirdiği açıkça ifade edilmektedir. Bu kural, ülkenin en küçük miktarda bile Amerikan teknolojisi kullanan yabancı yapım ürünlere kontroller getirmesine olanak tanıyor. Böylece Washington, halihazırda zarar gören ortakları üzerinde baskı kurmaya çalışıyor.

Beklendiği üzere, ABD yaptırımları domino etkisini tetikledi (aynı zamanda ABD'nin kendisi de daha önce tedarik zincirlerini kırma tehditlerinden ve uluslararası ilişkilerin yerleşik yapısını koruma ihtiyacından bahsetmişti). Tokyo Electron'un hisseleri %7,5 düşerek Japonya'nın Nikkei 225 Hisse Senedi Ortalamasındaki düşüşe öncülük etti. Lasertec Corp. ve Screen Holdings Co. gibi diğer çip donanım sağlayıcıları da piyasanın en büyük düşüş gösterenleri arasında yer aldı. ASML hisseleri, şirketin beklenenden daha iyi ikinci çeyrek rezervasyonları bildirmesine rağmen Amsterdam'da %11 düşerek 870,90 €'ya geriledi ve piyasa değerinin 42,7 milyar €'sunu (46,7 milyar $) sildi. Bu, Mart 2020'den bu yana görülen en büyük düşüş oldu.Amerika'nın en büyük üç çip ekipmanı üreticisi Applied Materials Inc., Lam Research Corp. ve KLA Corp. hisseleri de geçen hafta değer kaybetti.

ABD'li şirketler Çin'e yapılan ihracata getirilen kısıtlamaların kendilerini haksız yere cezalandırdığını düşünüyor ve değişiklik yapılması için bastırıyor.Müttefikler ise ABD başkanlık seçimlerine sadece birkaç ay kalmışken politikalarını değiştirmek için çok az neden görüyor. Ancak Donald Trump'ın iktidara gelmesi halinde Çin'e karşı daha da sert önlemler alınacak ve bu da hisse senedi piyasalarındaki oynaklığı arttıracaktır.

Ama daha fazlası da gelecek. ABD'li yatırımcılar ile anakara start-up'ları arasındaki yirmi yıllık evlilik sona ererken, Çin risk sermayesi endüstrisinin bir deniz değişiminden geçtiğine dair kanıtlar var. Araştırma şirketi Dealogic'e göre, Çin'in girişim sermayesi sektöründeki yabancı sermaye yıllık %60 düşüşle 2023'te 3,7 milyar ABD dolarına geriledi ve 2021'deki zirvenin sadece %10'unu oluşturdu.

New York Üniversitesi'nde hukuk profesörü olan Winston Ma, "döngü kırıldı" ve ABD fonları ile Çin teknoloji start-up'ları arasındaki çatallanmanın genişleyeceğini söylüyor.

Çinli start-up'lar ABD'de ilk halka arzlarını (IPO) gerçekleştirdiklerinde Amerikalı yatırımcılar büyük getiriler elde etti, ancak ABD yaptırımları ve Çin'in misilleme yaptırımları nedeniyle son yıllarda para çekme kanalları önemli ölçüde daraldı.

Bu arada Washington, yarı iletkenler, yapay zeka ve kuantum bilişim de dahil olmak üzere belirli Çin sektörlerindeki ABD yatırımlarına yönelik incelemelerini arttırıyor. ABD'li yatırım kuruluşları GGV Capital, GSR Ventures, Qualcomm Ventures ve Walden International, Çin'de hassas teknoloji alanlarında yaptıkları anlaşmalar nedeniyle geçen yıl bir ABD Kongre komitesi tarafından soruşturmaya tabi tutuldu.

South China Morning Post gazetesi Temmuz ayında, teknoloji devi Shein'in New York düzenleyicileri tarafından geri çevrilmesinin ardından Londra'da ilk halka arz (IPO) arayışının bu ülkede de düzenleyici barikatlara çarptığını bildirdi.

TikTok'un sahibi ByteDance da sorunlarla karşı karşıya. Genel olarak, Çin'in en başarılı unicorn'larının (bu terim büyük kar elde eden bir girişim anlamına geliyor) uluslararası yatırımcıları, halka arz planları havada kaldığı için hala paralarını çekmeyi bekliyor. Bu da doların kaçışı ve buna bağlı olarak zehirli bir para birimi olarak algılanması anlamına geliyor, çünkü risk sermayesinin çıkışı Çin devlet fonları tarafından doldurulan bir boşluğun oluşmasına neden oluyor. Dış yatırımcılar Çin pazarının geleceğini tartışırken, orada açıkça ABD ve küreselcilerin lehine olmayan dönüşümler gerçekleşiyor.

Çin Komünist Partisi 20. Merkez Komitesi, 15-18 Temmuz 2024 tarihleri arasında Pekin'de düzenlenen üçüncü genel kurul toplantısında, sosyalist ve modernize edilmiş güçlü bir devletin inşasına katkıda bulunacak reformların daha kapsamlı bir şekilde derinleştirilmesi ve Çin'in yüksek kaliteli kalkınmasının teşvik edilmesine ilişkin bir kararı onayladı.

Bu da Çin'dekiler de dahil olmak üzere küreselcilerin manevralarının daha da daralması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla ayrışma (İngilizce decoupling - ayrılma), Çin ekonomik modelindeki daha fazla değişikliğin yanı sıra Çin ve ABD'nin dünya düzenine ilişkin farklı algıları nedeniyle artacaktır.

Kaynak

Çeviri : Adnan DEMİR