DOĞU DEVLERİ BİRLEŞİYOR: İRAN VE RUSYA'NIN STRATEJİK ORTAKLIĞI
Yeni seçilen Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın dinamik liderliği altında İran ve Rusya arasındaki bağ önemli bir gelişme kaydetmeye hazırlanıyor. Merhum Cumhurbaşkanı Ebrahim Raisi'nin attığı sağlam temel üzerine inşa edilen Pezeshkian yönetimi, bu stratejik ittifakı derinleştirmeye kararlıdır. Diplomatik ilişkilerdeki bu yenilenmiş canlılık sadece ekonomik ve siyasi bağları güçlendirmeyi vaat etmekle kalmıyor, aynı zamanda küresel sahnede başarılı bir işbirliği ve karşılıklı desteğin devam edeceğine işaret ediyor. Her iki ülke de uluslararası ilişkilerin karmaşıklığı içinde yol alırken, ortaklıkları bölgesel istikrarın ve küresel jeopolitiğin şekillenmesinde önemli bir güç haline gelecektir.
Tahran'dan Moskova'ya
Bu derinleşen ittifakın bir göstergesi olarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Pezeshkian'ı seçim başarısından dolayı kutladı ve iki ülke arasındaki yakın ilişkilerin gelişeceğine dair iyimserliğini ifade etti. Liderler ortak çıkarlarının ve Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS gibi etkili uluslararası ve bölgesel örgütler bünyesinde devam eden işbirliğinin altını çizdiler. Putin'in Pezeshkian'ı Kazan'da yapılacak BRICS zirvesine katılmaya davet etmesi bu bağı daha da sağlamlaştırıyor.
İran ve Rusya arasında, ortaklıklarını pekiştirme yolunda önemli bir adım teşkil edecek kapsamlı bir işbirliği anlaşmasının imzalanması için büyük bir beklenti var. Seçilmiş Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, Putin ile yaptığı telefon görüşmesinde Tahran'ın Moskova ile ilişkileri güçlendirme konusundaki kararlılığını yineledi. 2021'in sonlarından bu yana müzakere edilmekte olan 20 yıllık İran-Rusya ortaklık anlaşmasının altını çizen Pezeshkian, anlaşmayı Kazan'da yapılacak BRICS zirvesinde sonuçlandırmaya hazır olduğunu ifade etti.
Zirve, başlangıçta Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika tarafından kurulan ve şimdi birkaç yeni üyeyi de içeren BRICS grubunun üyelerini bir araya getirecek. Gelişmekte olan bu küresel blok, büyük ölçüde Rusya, İran ve Çin'in ortak çabaları sayesinde zorlu ve rekabetçi bir yapıya dönüşüyor. Pezeshkian'ın başkanlığı İran-Rusya işbirliğinde yeni bir dönemi müjdelerken, bu ülkeler arasındaki işbirliğinin jeopolitik manzarayı yeniden şekillendirmesi bekleniyor.
Bozulmaz İttifak: İran'ın Doğu Bloku ile Kalıcı Ortaklığını Güçlendirmek
Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan'ın seçim zaferinden bu yana Batı medyası İran'ın Batı ile ilişkilerini güçlendirmek ya da Rusya ve Çin ile uzun süredir devam eden ittifaklarını sürdürmek arasında bir seçim yapması gerektiğini öne sürdü. Bu söylem, Avrupa ve ABD ile yakın işbirliğinin otomatik olarak Moskova ve Pekin ile ilişkilerin gerilmesine yol açacağını öne sürerek kaçınılmaz bir değiş tokuşu ima etmektedir.
Ancak daha derin bir analiz, İran'ın bu küresel güçlerle kurduğu ortaklıkları yönlendiren motivasyonlardaki çelişkileri ortaya koymaktadır. Aynı anda hem Batı hem de Rusya ile bağları güçlendirmenin pratik olmadığını iddia etmek, İran'ın dış politikasının nüanslı dinamiklerini göz ardı etmektir.
Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan İran'ın dış politikasına, özellikle de doğudaki ittifaklarına ilişkin net bir çerçeve çizdi. Tehran Times için kaleme aldığı önemli bir makalede, İran'ın zor zamanlarda Rusya ve Çin'den aldığı kalıcı destek ve dostluğu vurgulayarak bu ilişkilere verilen derin değerin altını çizdi.
Çin ile olan 25 yıllık kapsamlı stratejik ortaklık, İran'ın değişen jeopolitik koşullarda karşılıklı fayda sağlayan ilişkiler geliştirmeyi amaçlayan küresel diplomasi yaklaşımını örneklemektedir. Bu stratejik vizyon ikili ilişkilerin ötesine geçerek, İran'ın hızla çok kutuplu bir dünyaya doğru ilerleyen ve böylece Amerikan tek kutupluluğunun sonunu işaret eden değişen dünya düzenine daha derinlemesine katılmaya hazır olduğunu yansıtmaktadır.
Rusya ile ilgili olarak ise Başkan Pezeshkian İran'ın stratejik komşusuyla işbirliğini güçlendirme kararlılığını bir kez daha teyit etti. Bu taahhüt BRICS, Şanghay İşbirliği Örgütü ve Avrasya Ekonomik Birliği gibi çeşitli çerçeveleri kapsamakta ve selefi Ebrahim Raisi'nin başarıyla yürüttüğü gibi İran'ın bölgesel istikrar ve ekonomik entegrasyona yönelik stratejik çıkarlarını yansıtmaktadır.
Buna karşılık İran'ın seçilmiş cumhurbaşkanı Batı'nın politikalarını, özellikle de JCPOA kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmedeki başarısızlıkları ışığında eleştirel bir şekilde değerlendirdi. İran'a dayatılan tek taraflı beklentileri eleştirmiş ve İran'ın egemenliğine saygı göstermeyen zorlayıcı ABD politikalarının altını çizmiştir.
Esasen İran'ın bu küresel güçlerle ilişkilerine yön veren temeller, hedefler ve motivasyonlar temelden farklıdır. Başkan Pezeshkian'ın yaklaşımı, İran'ın ulusal çıkarlarını küresel sahnede ilerletmek için her bir ortaklığın kendine özgü güçlü yönlerinden yararlanmaya çalışmakta ve diplomasinin karmaşık arazisinde içgörü ve gerçekçilikle gezinmektedir.
İran'ın Stratejik Egemenliği: Gurur, Bilgelik ve Fayda
Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Amerikan politikalarına ilişkin samimi tutumu bağımsız bir girişim değil, Amerikan yönetiminin müzakerelere ilişkin yapıcı olmayan açıklamalarına bir yanıttır. Yeni Pezeşkiyan yönetimi tüm ülkelere işbirliği için el uzatsa da Başkan, Amerikan politikalarının devletlerin egemenliğine saygı duymak yerine "düşmanlık" üzerine kurulu olduğu sonucuna varmıştır.
Pezeşkiyan'ın dış politika eğilimlerini anlamak için seçmen tabanını göz önünde bulundurmalıyız. Pezeşkiyan'ın seçimlerdeki zaferi, muhafazakar yapısına ve kampanya sırasında medyaya verdiği demeçlerde defalarca vurguladığı İslam Cumhuriyeti'nin ilkelerine olan sarsılmaz bağlılığına atfedilmektedir. İranlı seçmenler arasında derin yankı uyandıran bu ilkelere bağlılığı, İran dış politikasının temel değerlerini yansıtmaktadır: "gurur, bilgelik ve yararlılık". Bu ilkeler Pezeshkian'ın dış politikaya yaklaşımına rehberlik edecek ve ulusun temel inançlarına bağlılığını pekiştirecektir.
Pezeshkian'ın kendisinin de katıldığı Irak'la sekiz yıl süren kutsal savaş sırasında İran topraklarını savunan önemli bir askeri kurum olan İran Devrim Muhafızlarını terör örgütü olarak yaftalamaya çalışan Batı ile İran nasıl ilişki kurabilir? Kahraman Kudüs Gücü komutanı ve ulusal güvenlik figürü Kasım Süleymani'ye haince suikast düzenleyen ABD ile Pezeşkiyan'ın vurguladığı üç ilke olan "gurur, bilgelik ve fayda" olmadan nasıl ilişki kurulabilir? Seçilmiş Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan bu eylemi "devlet terörizmi" olarak nitelendirdi.
Batı'nın İran'dan talepleri teslimiyetle eşdeğerdir. İran'ın gücü arttıkça talepleri de artmaktadır. Nükleer anlaşmadan sonra İran'ın füze programından, ardından da başta insansız hava araçları olmak üzere savunma sanayisinden vazgeçmesini talep ettiler. Ayrıca direniş ekseni ile bağların koparılmasını talep ettiler ve şimdi de İran'ın Rusya ve Çin ile yapıcı ilişkilerini terk etmesinde ısrar ediyorlar. Ancak bu beklentiler, bu ittifakları ülkenin egemenliği ve güvenliği için hayati önemde gören İran yönetimi tarafından dirençle karşılanıyor.
Batı'ya ve ABD'ye hayranlık duyan bazı reformistlerin Reisi sonrası İran dış politikasında bir değişim yaşanacağına dair umutlarına rağmen Pezeşkiyan'ın yaklaşımı pratik ve tarihsel olarak bilgilendirilmiş bir perspektife dayanmaktadır. Rusya ile ilişkilerin güçlendirilmesi İran'ın dış stratejisinin temel taşlarından biri olmaya devam etmekte ve Pezeshkian'ın dengeli ve esnek bir diplomatik duruşa olan bağlılığını yansıtmaktadır. İran ve Rusya arasındaki ilişki karşılıklı tanıma ve stratejik işbirliği geçmişine dayanmaktadır. Sovyetler Birliği'nin İran İslam Cumhuriyeti'ni tanıyan ilk ülke olduğunu ve Tahran ile Moskova arasında kalıcı ve stratejik bir ortaklık için emsal teşkil ettiğini hatırlamak önemlidir.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan döneminde İran-Rusya ilişkilerinin güçlendirilmesi sadece siyasi bir tercih değil, tarihi ittifaklar ve günümüzün jeopolitik gerçekleri tarafından dikte edilen bir gerekliliktir. İran, uluslararası ilişkilerin karmaşık ortamında yol alırken, Rusya ile güçlü bağlarını sürdürme konusundaki kararlılığı, ulusal onura, bilgeliğe ve çıkarlara olan bağlılığının bir kanıtıdır.
Çeviren : Adnan DEMİR