Perinçek, Moskova’daki ‘Küresel Çok Kutupluluk Konferansı’nda konuştu: Suriye'nin kuzeyinde silahlı işbirliği

30.04.2023
Atlantik sistemini mezara gömecek irade ve birikim dünya çapındaki konferansta buluştu. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un açış konuşması yaptığı konferansın baş konuşmacısı Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek’ti.

DIŞ HABERLER SERVİSİ

Küresel Çok Kutupluluk Konferansı, dün 70 ülkeden 120 konuşmacıyla çevrimiçi olarak yapıldı. Brezilya’dan Nova Resistência, Çin’den Düşünürler Forumu, Rusya’dan Uluslararası Avrasya Hareketi ile Uluslararası Russeverler Hareketi, Türkiye’den Yeni Uluslararası Düzen İnisiyatifi (NINTO) tarafından düzenlenen konferansın açış konuşmasını Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov yaptı. Baş konuşmacı olan Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, Rusya, Türkiye, İran ve Çin ittifakının belirleyici önemine işaret etti.

YÜKSELEN ASYA’DAN SEÇKİN KONUŞMACILAR

Çok Kutupluluk Konferansı, dünyanın dört bir yanından devlet görevlilerini, parti başkanlarını, eski bakanları, akademisyenleri, gazetecileri ve uzmanları bir araya getirdi. Etkinliğin ana yöneticiliğini üstlenen Rusya’dan Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un dışında Uluslararası Russeverler Hareketi Başkanı Nikolay Malinov ve Uluslararası Avrasya Hareketi Başkanı Aleksandr Dugin birer açılış konuşması yaptı. Brezilya’dan Nova Resistência Başkanı Rafael Machado da toplantının kapanış konuşmasını gerçekleştirdi.

Rus Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Avrasya Ekonomik Komisyonu Bütünleşme ve Makroekonomi Bakanı, Devlet Başkanı Ekonomi Danışmanı Sergey Glazyev ve Dünya Rus Konseyi Başkan Yardımcısı Konstantin Malofeyev de toplantıda konuştu.

Çin’den Fudan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Zhang Weiwei ve Tsinghua Üniversitesi Uluslararası İletişim Çalışmaları Merkezi Direktörü Li Xiguang birer sunum yaptı. İran’dan Tahran Üniversitesi Profesörü Foad İzadi katılımcılar arasında yer aldı.

Azerbaycan’dan Milletvekili ve iktidardaki Yeni Azerbaycan Partisi Yöneticisi Elşad Mirbeşiroğlu ve Odlar Yurdu Üniversitesi Profesörü Elşad Mammadov konuştu.

Abhazya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ardzinba Inal Batovich de bir video mesaj gönderdi.

DEVLET YÖNETEN BİRİKİM BULUŞTU

Konferansta Asya’dan Afrika’ya, ABD’den Avustralya’ya, Avrupa’dan Latin Amerika’ya devlet yönetme birikimi bir araya geldi. İşte toplantıda konuşan devlet yöneticileri:

ABD Eski Temsilciler Meclisi Üyesi ve Eski Başkan Adayı Cynthia McKinney, Almanya Eski Parlamento Üyesi Waldemar Herdt, Avustralyalı Emekli Diplomat Tony Kevin, Bolivyalı Eski Bakan Hugo Moldiz, Bosna Hersek Ulusal Meclisi Üyesi Srdan Mazalica, Eski Çekoslavakya Slovak Cumhuriyeti Başbakanı Jan Carnogursky, Kongo Cumhuriyeti Eski Bakanı Gregoire Lefouoba ve Başbakan Danışmanı Ernest Tchiloemba-Tchitembo, Moğolistan Eski Dışişleri Bakanı Luvsan Erdenechuluun, Moldova Eski Başbakan Yardımcısı Yuri Rosca, Pakistan Eski Senatörü Sehar Kamran, Senegal Eski Kültür Bakanı Amadou Tidiane Wone, Slovenya Cumhurbaşkanı Adayı ve Ulusal Parti Genel Başkanı Zmago Jelincic Plemeniti, Venezuela Kültür ve Enformasyon Bakan Yardımcısı Sergio Arria, Yeni Zelanda Eski Bakan Yardımcısı Matthew Robson.

‘TARİHİN DEĞİL TEK KUTUPLU DÜNYANIN SONU GELDİ’

Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, konuşmasına, “Berlin Duvarı’nın yıkılması ve SSCB’nin dağılmasının ardından ilan edilen ‘tarihin sonu’nun gerçekleşmediği açıktır. Washington’da tek kutuplu bir dünya düzeni kurma girişimleri başarısız olmuştur.” sözleriyle başladı.

Lavrov, “Başta Avrasya, Asya-Pasifik bölgesi, Orta Doğu, Afrika ve Latin Amerika olmak üzere yeni küresel merkezlerin bağımsızlıklarına, devlet egemenliklerine, kültürel ve medeniyet kimliklerine dayanarak çeşitli alanlarda büyüdüklerini ve etkileyici başarılar elde ettiklerini görüyoruz.” dedi. Bağımsız politikalar izleyen ülkelerin “başkalarının jeopolitik oyunlarına rehin olmak ya da emirlerini yerine getirmek istemediğini” vurguladı.

Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Dünyada çok kutupluluğa yönelik eğilim kaçınılmazdır. Bunu anlamayanlar ve bu eğilimi takip etmeyenler kaybedecektir.” sözlerini alıntılayan Lavrov, Washington’un tarihi tersine çevirme ve kendi uydurdukları “kurallara dayalı düzeni” dayatma girişimlerinin bozguna uğradığını söyledi. Batılıların Rusya’yı tecrit etme politikasına dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 85’inin karşı çıktığını vurguladı.

Batı’nın kışkırttığı çatışmalara tek makul alternatifin BM Şartı ilkeleri üzerinde birleşmek olduğunu belirten Lavrov, çok kutuplu mimarinin “korku dengesine” değil, ortak çıkara, insanlığın ortak değerlerine, farklı medeniyetler, dinler ve kültürler arasında karşılıklı saygıyı gözeten diyaloğa dayanacağını belirtti.

‘HER UYGARLIK DEVLETİ EGEMEN BİR KUTUPTUR’

Uluslararası Avrasya Hareketi Başkanı Prof. Dr. Aleksandr Dugin, çok kutupluluğun, Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra kurulan tek kutuplu dünyaya alternatif bir dünya düzeni olduğunu vurgulayarak başladı. Atlantik sisteminin kendi kültürünü “evrensel” olarak dayatmasının geçerli olmadığını belirten Dugin, ulusların gerçek jeopolitik egemenliğinin, ancak “büyük uygarlık devletlerinin” kutup oluşturduğu bir dünyada mümkün olduğunun altını çizdi.

Dugin, çok kutuplu dünyanın kurulması için bölgesel işbirliğinin, kültür ve medeniyetlerinin tüm kaynaklarının ortaklaşa değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Bunun için de Hindistan, İslam dünyası, Afrika, Latin Amerika’yla bütünleşmenin zorunlu olduğunu kaydetti.

“Çok kutupluluk bir dogma değildir. Tüm insanlığın ortak üretimidir. Kendisini dayatacak tek bir ülke ya da tek bir medeniyet olmayacaktır.” diyen Dugin, Çin, İslam, Hint, Japon, Afrika ve Latin Amerika uygarlıklarının kendi egemen siyasi felsefeleri, gelenekleri ve kültürleriyle bu çok kutupluluğa katılacağını vurguladı.

‘ULTRA LİBERAL ZEHİRLİ DÜNYA GERİDE KALIYOR’

Azerbaycan’dan bir diğer konuşmacı Odlar Yurdu Üniversitesi Yönetim ve İşletme Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Elşad Memmedov’du. Aynı zamanda Avrasya Uzman ve Analitik Merkezi Başkanı olan Memmedov, “Batı’nın yarattığı ultra liberal zehirli dünyanın sistemsel krizler içerisinde olduğunu” söyledi. Çok kutuplu bir dünyada bu krizlerden çıkışın ıstıraplı ancak kesin bir süreç olduğunu belirten Memmedov, bunun Ukrayna’daki savaşı bitireceğini ve insanlığı aydınlığa çıkaracağını vurguladı.

Batı’nın kamuoyunu etkileme mekanizmalarıyla bir “bilgi karantinası” yarattığına dikkat çeken Memmedov, bu konunun direnen ülkelerin en savunmasız alanlarından biri olduğu uyarısında bulundu. Buna karşı kolektif çabalar ortaya konulacak bir platform oluşturulması gerektiğine işaret etti.

Tek kutuplu dünyanın dolar üzerine kurulduğunu belirten Memmedov, dolar düzenin son bulması için çok kutuplu dünyanın önünde muazzam fırsatlar bulunduğunu söyledi. Gerçek bir çok kutuplu dünyanın ekonomik kalkınma ve egemenlik konusunda alternatif bakış açılarının egemen kılınmasından geçtiğinin altını çizdi.

‘GÜÇ MERKEZİ ARTIK AVRASYA’DA’

Yeni Azerbaycan Partisi İdare Heyeti Üyesi ve milletvekili Prof. Dr. Elşad Mirbeşiroğlu, konuşmasında “Yeni bir dünya düzeni kuruluyor.” diyerek başladı.

ABD’nin kendi egemenliğine dayalı tek kutuplu bir dünya istediğini belirten Mirbeşiroğlu, bugün insanlığın geri kalanı için feci sonuçları olan Atlantik egemenliğinin sınırlandırıldığını söyledi. Çok kutuplu bir dünyanın, tüm dünya devletlerinin kalkınması, güvenliği ve eşit işbirliği için başlıca güvence olduğunu vurguladı. Ayrıca ulusal kimliğin ve bilincin korunması için de eşsiz bir fırsat sunduğuna işaret etti.

Küresel siyasi ve ekonomik merkezin Avrupa’dan Avrasya bölgesine kaydığını belirten Mirbeşiroğlu, Rusya, Çin, Hindistan, Türkiye ve Brezilya gibi yeni güç merkezlerinin geri dönülmez bir şekilde ortaya çıktığını vurguladı. Küresel ekonominin ise bölgesel birliklerle bütünleştiğini ve kalkınma için yeni fırsatlar sunduğunu belirtti.

Etkinliğin Batı Asya oturumunda baş konuşmacı olan Doğu Perinçek, şu konuşmayı yaptı:

“Sayın Başkan konferansımıza yedi iklimden katılan değerli arkadaşlar,

Sizleri saygıyla ve insanlığın büyük özlemlerini paylaşarak selamlıyorum.

Burada Çok Kutuplu Dünyanın kurucuları olarak toplandık.

ABD emperyalizminin dünyanın ağası olma planları çökmüştür.

Tarihin en dizginsiz haraç sistemi olan dolar saltanatı yıkılıyor.

ABD’nin silahlı güçlerine meydan okuyan devletler, tarih yazıyor.

Günümüzde insanlık, özel mülkiyetle, özel çıkarcılıkla ve bencillikle çözemeyeceği sorunlarla karşı karşıyadır. Emperyalizm, yalnız doğayı değil, insanın kendisini de yıkıma uğratmaktadır. Gelişen her toplum, ancak kapitalizmin sınırlarını zorlayarak ve aşarak kendisine hayat ve ilerleme alanı bulabiliyor.

Bu koşullarda, Atlantik Çağının sonuna geldik. Asya’dan yeni bir uygarlık yükseliyor.

Yeni Uygarlık için mücadele, devletlerin silahlıya, halkların üretimiyle ve siyasetle yürütülüyor.

ABD emperyalizmine karşı silahlı mücadelenin ön cephesinde Rusya, Suriye ve Türkiye bulunuyor.

Ekonomi Cephesinde Çin ve Hindistan, Dünya Ekonomisinin büyümesinde başı çekiyorlar.

Siyasal mücadelede, bütün dünya devletleri mevzidedir, hepimiz varız.

ÖN CEPHE
Hazar Denizi, Karadeniz ve Akdeniz’den Umman Denizi’ne kadar uzanan yay üzerindeki Batı Asya devletleri, insanlığın ön cephesindedir.

Rusya’nın Ukrayna’da ABD emperyalizmine karşı savaşı, hepimizin savaşıdır. Hepimiz cephenin bu parçasında Rus kahramanlığıyla, Aleksander Nevskilerin, Kutuzovların, Stalinlerin ve Putinlerin direnciyle birlikteyiz.

Doğu Akdeniz’de, Yunanistan kıyıları ve Kıbrıs’taki ABD üslerinden doğrultulan namlular Türkiye’ye bakıyor. Türkiye insanlık nöbetindedir.

Suriye, Irak, Türkiye ve İran, ABD’nin “Kürdistan” adı altında milyonların kanını dökerek tezgâhladığı İkinci İsrail girişimine karşı silahla mücadele ediyorlar.

İran, Suudi Arabistan, Körfez Emirlikleri ve Yemen arasında oluşan birliktelik, tarihi önemdedir ve ABD’nin manevra alanını daraltmıştır. Özellikle İran’ın Türk Devletleri Teşkilatı’na katılma sürecinin başlaması Asya’nın birleşmesi için olağanüstü önemdedir.

Çin, sosyalizmi inşadaki kararlılığı ve Tayvan Boğazı’ndaki tetikte duruşuyla bütün insanlığa cesaret ve umut veriyor.

CEPHENİN KİLİT MEVZİSİ: SURİYE’NİN KUZEYİ
“Değerli Arkadaşlar,

Bugün Karadeniz ve Akdeniz’den Umman Denizi’ne uzanan cephenin kilit mevzisi, Suriye’nin kuzeyidir. Orada ABD emperyalizmine karşı üstün kuvvetlere ve üstün stratejik konuma sahibiz.

Rusya, Türkiye, Suriye ve İran, Ukrayna cephesinde koşullar nedeniyle ortak harekât yapamıyorlar, ancak bu dört ülke askerî güçleriyle Suriye’nin Kuzeyinde mevcutlar. Karadeniz-Akdeniz-Umman Denizi cephesi, Suriye’nin kuzeyinden birleştirilebilir. Ve bu pratik, ABD’yi bölgeden kovacak sürecin başlangıcı olur.

Suriye’nin kuzeyinde Suriye, Türkiye, Rusya ve İran’ın ortak silahlı kararlılığı, ABD’yi bozguna uğratır ve Ukrayna cephesi başta olmak üzere cephenin her parçasında başarının önünü açar.

Suriye’de ABD güdümündeki PKK gibi bölücü ve DEAŞ gibi aşırı dinci terör örgütlerinin temizlenmesini amaçlayan harekât birliğinin oluşturulması, Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamanın ötesinde Batı Asya’nın güvenliği ve Dünya Barışı açısından kritik ataktır.

Bu ortak harekât,

  • Hâlâ bir NATO üyesi olan Türkiye devletini tereddütlü uygulamalardan kurtarır ve ortak mevziye çeker.
  • ABD’yi çok cephede mücadele zorluklarıyla karşı karşıya bırakır.
  • Ukrayna cephesinde Rusya’nın konumunu güçlendirir.
  • Tayvan Boğazı’nda Çin’in konumunu güçlendirir.

GÜVENLİK VE BARIŞ MODELİ

Değerli Arkadaşlar,

Türkiye, Irak, Suriye, İran ve Rusya, 2017 yılında birlikte hareket ederek, ABD ve İsrail’in Irak’ın kuzeyinde sözde “Kürdistan” aslında İkinci İsrail kurma girişimini başarısız kıldılar.

Azerbaycan, Türkiye ve Rusya, Karabağ Savaşı’ndaki ortak pratikleriyle, ABD’ye Kafkaslar’da ayak basacak bir zemin bırakmadılar.

Bu uygulamalar gösteriyor ki, Batı Asya ülkelerinin Rusya-Türkiye ekseninde birleşmeleri, bir barış ve güvenlik modeli oluşturmuştur.

KARADENİZ VE AKDENİZ’DEN UMMAN DENİZİNE TEK CEPHE

Şimdi bu modeli, Karadeniz ve Akdeniz’den Umman Denizi’ne kadar bütün çatışma alanlarına yaymanın zamanıdır. Bu Konferansımızdan bu amaçla çalışma kararıyla çıkmalıyız. Bu bağlamda:

  • NATO’nun Doğuya doğru genişlemesi girişimine karşı, ortak tavır alınmalı ve NATO durdurulmalıdır. Türkiye’nin NATO’dan çıkmasına dayanışma gösterilmelidir.
  • Karadeniz, Hazar Denizi, Ege Denizi, Akdeniz ve Umman Denizi bölgesinde barış ve güvenliği tehdit eden bütün ABD ve NATO üslerinin tasfiye edilmesi için mücadelede cephe birliği sağlanmalıdır.
  • Kırım, Rusya Federasyonu toprağıdır ve Donbas’ta kurulan Donetsk ve Luhansk, Zaporoje, Herson Halk Cumhuriyetleri tanınmalıdır.
  • Abhazya Cumhuriyeti tanınmalıdır.
  • Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarının kurtarmak için yürüttüğü mücadele desteklenmelidir.
  • Rusya-Türkiye-İran’ın oluşturduğu ASTANA Süreci kararlı olarak ilerletilmeli ve Suriye’nin Kuzeyine taşınmalıdır.
  • Doğu Akdeniz’de Türkiye, Suriye, Lübnan, Libya ve Mısır’ın ABD-İsrail-Yunanistan eksenli tehdide karşı Mavi Vatanlarını ve ülke güvenliklerini savunmak için yürüttükleri mücadele desteklenmelidir. Gerçekler bütün çıplaklığıyla ortadadır: Ukrayna, Karadeniz’deki Yunanistan’dır ve Yunanistan Akdeniz’deki Ukrayna’dır.
  • Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Doğu Akdeniz’de Asya’nın direnme mevzisidir. ABD’nin bütün Kıbrıs’a hakim olması ve Türk Ordusu’nun Kıbrıs’tan çıkartılması, Süveyş Kanalından Hürmüz Boğazı’na kadar bütün yolları denetim altına almasına yol açar. Bu nedenle KKTC Tanınmalı ve Kuzey Kıbrıs’taki direnme mevzisi güçlendirilmelidir.
  • İsrail’in Arap ülkeleri topraklarındaki işgaline ve Filistin halkına baskılarına son verilmesi yanında, Doğu Kudüs başkentli, toprakları birleşik Filistin Devletinin tanınması için her yönteme başvurma kararlılığı geliştirilmelidir.
  • ABD’nin Rusya, Abhazya, İran, Türkiye, KKTC, Suriye, Çin, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Venezuela, Küba başta olmak üzere dünyanın çok sayıda ülkesine karşı uyguladığı yaptırımlar ve ambargolar tanınmamalı ve bu yaptırımları geçersiz kılan uygulamalarda cesur olunmalıdır. Yaptırımlar, bölge ülkeleri arasındaki işbirliğini geliştirmek için “Altın Fırsat”a çevrilmelidir.
  • Batı Asya’nın her karış toprağında bölücü ve din kisveli teröre karşı ortak mücadele yürütülmelidir. Batı Asya’dan Çin’in Sinciang Uygur bölgesine terör ihracına karşı ortak mücadele verilmelidir.
  • Şanghay İşbirliği Örgütü, BRICS, Asya Birliği, Arap Birliği, Türk Devletleri Teşkilâtı gibi, hegemonyacılığa karşı bölge ülkelerini birleştiren örgütlenmeler arasında birlik, dayanışma ve uyum geliştirilmelidir.
  • Çin Halk Cumhuriyeti’nin Kuşak Yol Girişimi’nde birlikte zenginleşme yönündeki çabalar geliştirilmelidir.
  • Dolar saltanatının yıkılması, dünya ticaretinde senyoraj denen haraç sistemlerine son verilmesi, millî paralarla alışveriş ve ortak para birimi yönündeki çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır.

Değerli Arkadaşlar,

Dünya, yeni bir millî demokratik devrimler çağının zorluklarını yaşıyor.

Bizim büyük şairimiz ve filozofumuz Yunus Emre’nin şu dizeleri yolumuzu aydınlatsın: “Dağ ne kadar yüce olsa, Yol onun üstünden aşar.”

Bu konferansta, bir kez daha yüce dağları aşan yolların yoldaşı olduk.

Yedi ateşten geçtik ve 77 ateşten geçmeye hazırız.

Ortak umutlarımız ve özlemlerimiz, bizlere olağanüstü güç veriyor.

Asya’nın büyük imparatorluklar ve devrimler mirası, bize başı dik ve kardeşçe yaşamayı öğretmiştir.

Hümanizm bayrağı artık bizlerin elindedir.

Türk milleti adına Asya Uygarlığının inşasında en ön cephede her tehdidi göğüsleyerek mücadele edeceğimize söz veriyoruz.

Türkiye’ye güveniniz.

Vatan Partisi’ne güveniniz.

Millî Devletlerin bağımsızlığını güçlendiren, bireyci ve çıkarcı değil, paylaşmacı, kamucu, devletçi, özgürlükçü ve dünyaya barış getirecek yeni uygarlığın savaşçılarını ve kahramanlarını yürekten duygularla ve saygıyla selamlıyorum.”

GAZETE HABERLERİ

Çok kutuplu dünyanın kurucuları birleşti