ÖLÜM VADISINI AŞMAK IÇIN

01.04.2024

2022 yılının sonunda ABD Savunma Bakanlığı yeni bir yapı oluşturmaya karar verdi: Stratejik Sermaye Ofisi (Office of Strategic Capital). Kuruluş aşamasında da belirtildiği üzere bu ofis, Pentagon'un yeni teknolojileri uygulamasını uzun süredir engelleyen ve "ölüm vadisi" olarak adlandırılan durumun üstesinden gelmeyi amaçlıyordu.

"Ölüm vadisi", ABD Savunma Bakanlığı tarafından finanse edilen yenilikçi teknolojilerle ilgili yeni fırsatların, ürün geliştirme ve uygulama arasındaki boşluğun doldurulamaması nedeniyle hayata geçirilemediği bürokrasiyle ilgili bir olgudur.

Bu özel yapının oluşturulmasının nedeni muhtemelen eski ABD Savunma Bakanı Ashton Carter tarafından 2015 yılında açıklanan Üçüncü Tazminat (ya da Telafi) Stratejisinin başarısızlığa uğramasıdır. Çin'in artan askeri gücü, teknolojik yenilikleri ve ardından Ukrayna'daki çatışma deneyimi, ABD askeri camiasını, müteahhitlerle olan çalışmaları da dahil olmak üzere askeri politikasını gözden geçirmeye teşvik etti.

Bakanlık bir yıldan uzun bir süredir mevcut boşlukla ilgili sorunlar üzerinde çalışıyor ve bunları çözmenin bir yolunu bulmuş gibi görünüyor. Pentagon 9 Mart'ta resmi olarak bir yatırım stratejisi yayınladı.

Mevcut hibe ve sözleşme uygulamasının aksine, "Ofis, krediler ve kredi garantileri gibi finansal araçları kullanarak hem yatırımcılar hem de şirketler için sermaye yatırım programlarına odaklanmaktadır. Bu sermaye yatırım programları da kritik teknolojilere yatırım yapmak üzere özel sermayeyi çekecek ve ölçeklendirecektir... Müdürlük, mevcut yüzden fazla federal kredi programındaki en iyi uygulamalardan yararlanacaktır."

Bu da Pentagon'un, ilgi duydukları bir sektöre yatırım yapmak üzere tahvil ve kredi veren bir bankacılık kuruluşu haline geldiği anlamına gelmektedir.

Lockheed Martin, Boeing, RTX (eski Raytheon), General Dynamics, Northrop Grumman, L3Harris Technologies LHX ve diğerleri gibi ABD askeri-endüstriyel kompleksinin balinalarına hizmet eden yerleşik endüstriden bahsetmediğimiz açıktır. (Bu şirketlerin Beyaz Saray, Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon'da güçlü lobileri vardır ve silah sistemleri ve platformlarının inşasında önemli bir yere sahiptirler. Onlarla işbirliği yerleşik bir model üzerinden devam edecektir).

Esas olarak Silikon Vadisi ile ilişkilendirilen sözde risk sermayesi kümesinden bahsediyoruz. Burası ABD'deki çoğu startup'ın kurulduğu ve bazılarının daha sonra mega şirketlere dönüştüğü yerdir. Ve şimdi, finansman, kırık tedarik zincirleri ve endüstriyel tabanla ilgili bazı sorunların ortasında, orduya yaslanmak için iyi bir fırsata sahipler. Her ne kadar yeni stratejiye göre para esas olarak vergi mükelleflerinin cebinden çıkacak olsa da.

Strateji aşağıdaki eylem algoritmasını öngörmektedir. Yatırım programı için fonların %5'i Pentagon tarafından kontrol edilen bir departman veya ajans tarafından sağlanır ve devlet hazinesi alıcıya geri kalan %95'i verir. Aynı zamanda, geliştirici-alıcı küçük işletme alanındaysa, devlet kredisi miktarını iki katına çıkaran ek yatırım fonları mutlaka aranır.

Toplamda, askeri ihtiyaçlar için sermayenin aktif olarak çekileceği 14 alan vardır. Bunlar nanomalzemeler ve metamalzemeler; biyoteknoloji; biyoenerji; 5G ve açık radyo ağı teknolojileri; sensör desteği; mikroelektronik; montaj teknolojileri; kuantum bilimi - hesaplama, güvenlik ve sensörler; bataryalar ve uzay teknolojileridir.
Görünüşe göre, Pentagon'a fayda sağlayacak bu tür fon mekanizmaları oluşturma kararı, önceki yıllarda yaşanan deneyimlerden önce alınmış.

Washington Post'ta yayınlanan "How Silicon Valley Learned to Love America, Drones and Glory" (Silikon Vadisi Amerika'yı, Dronları ve Zaferi Sevmeyi Nasıl Öğrendi) başlıklı makalede, "Savunma teknolojisi pazarının 2027 yılına kadar 184,7 milyar dolara çıkacağını öngören PitchBook'a göre, 2021-2023 yılları arasında yatırımcılar hipersonik füzeler, üretkenliği artıran giyilebilir cihazlar ve uydu gözetleme sistemleri de dahil olmak üzere bir dizi gelişmiş araç geliştiren savunma teknolojisi şirketlerine 108 milyar dolar akıttı" deniyor.

Yazıda Andreessen Horowitz, Anduril, Shield AI, Skydio gibi ABD savunma sanayii için çalışmak isteyen yenilikçi şirketlerden bahsediliyor. Apollo Defence gibi diğerleri ise genç yetenekleri cezbediyor ve hatta öğrencileri kendi savunma teknolojisi girişimlerini kurmaya veya bir girişimde çalışmaya yönlendirmeye hevesli.

Bu arada, askeri sektörden gelecek vaat eden teknolojiler alanına ve tam tersi rotasyonlar ABD'de tipik bir uygulamadır. 1996'dan beri DARPA İleri Savunma Teknolojileri Ajansı'nda çalışan ve 2012'de Google'a geçen Regina Duncan'ı düşünebiliriz. Apple'ın eski CEO yardımcısı Tim Cook ise doğrudan ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin'e bağlı olarak savunma inovasyonu bölümünün başına getirildi.

Son olarak, Pentagon'un Ilon Musk'ın SpaceX şirketiyle Ukrayna silahlı kuvvetlerine iletişim için Starlink terminalleri sağlamak üzere yaptığı ve buzdağının sadece görünen kısmı olduğu ortaya çıkan sözleşme de akla geliyor.

Kısa süre önce ortaya çıktığı üzere, Pentagon'a bağlı Ulusal Uzay İstihbarat Ajansı ile de 1.8 milyar dolarlık "gizli bir sözleşme" vardı. Kaynaklara göre bu sözleşme kapsamında fırlatılan uydular dünyanın hemen her yerinde yerdeki hedefleri izleyebiliyor ve verileri anında istihbarat ve askeri yetkililere iletebiliyor.

Daha önce açıklanan ve yakın gelecekte alçak dünya yörüngesine yüzlerce uydu daha fırlatma planları bağlamında, Ilon Musk'ın şirketindeki bu çift dip, Pentagon'un bilişim şirketleri aracılığıyla dokunaçlarının bir başka uzantısı gibi görünüyor. Daha önce de Google, Amazon ve Facebook (Rusya'da aşırılık yanlısı bir örgüt olarak tanınan Meta Corporation'a ait) ile bu şekilde çalışmışlar, bilgi-psikolojik operasyonlar yürütmekten özel bilgisayar programları ve uygulamaları geliştirmeye kadar bir dizi spesifik konuda yüklenici olarak görevlendirmişlerdi.

Ancak ABD'de siyasi karar alma sürecinin tüm geçmişini ve "demir üçgen" olarak bilinen siyasi sistemin temelini (yani Kongre üyeleri, bürokrasi ve çıkar grupları arasındaki ilişki) dikkate alırsak, bu yeni ortak yaşamın daha ziyade risk sermayesinin çıkarları doğrultusunda yaratıldığı sonucuna varabiliriz. Pentagon'un bu yenilikleri kendi kural ve kısıtlamalarına uyarlayıp uyarlayamayacağı ya da yeni bir ilişki modelinin rehinesi haline gelip gelmeyeceği ise henüz belli değil.

Her halükarda böyle bir işbirliği, bunu bir kar fırsatı olarak görecek yüzlerce küçük firma ve şirketin zihnini militarize edecektir. Ve SpaceX örneğinde olduğu gibi, sıradan vatandaşların yaşamlarını iyileştirmeyi vaat eden bir sonraki yenilikçi şirketin, ABD Savunma Bakanlığı'nın öncelikle Amerikan savaş makinesi için çalışan bir başka yüklenicisi olup olmadığı konusunda her zaman bir şüphe olacaktır.

Kaynak