JAVAID REHMAN'IN HİKAYESİNİN KARANLIK YÜZÜ, BÖLÜM 1
Javaid Rehman'ın birkaç gün önce yayınlanan son raporu, ki iddia beyanı demek daha doğru olur, İran'a yönelik yalan ve suçlamalardan oluşuyor ve açıkça Mücahidin-i Halk (MEK) terörist grubunun talepleri de dahil olmak üzere belirli talepleri karşılamaya yönelik... Sözde özel muhabir olarak görev yaptığı sürenin sonunda bu gruba saygılarını sunabilmek için yazılmış; Üyelerine göre 17 bin İranlı ve Iraklı vatandaşın şehit edilmesinden ve öldürülmesinden sorumlu olan bir grup.
Bu konu kolayca göz ardı edilmemeli ve edilemez; Javaid Rehman'ın neden böyle bir iddiada bulunduğunu ele almadan önce, bu konuya daha geniş bir açıdan ve daha derin bir bakışla bakmak gerekiyor.
Birleşmiş Milletler'in sözde özel raportörlerinin raporlarında MEK'in sürekli izlerinin bulunması
Birleşmiş Milletler'in sözde özel raportörlerinin diğer sözde raporlarına bakıldığında, Javaid Reman'ın son iddiasındaki yaklaşımına neredeyse benzer bir yaklaşım görülmektedir; bu gerçek, Birleşmiş Milletler'in sözde özel raportörleri tarafından İran'daki insan hakları konusunda İran karşıtı raporların hazırlanması için gerekli hükümlerin toplanmasında sabit bir algoritma ve prosedürün varlığına işaret etmektedir; Raporlar, muhaliflerin ve onların başındaki MEK'in hayali suçlamalarına atıfta bulunarak Batılı ülkelere siyasi baskı aracı sağlamak ve tek taraflı zorlayıcı tedbirlerin uygulanmasını meşrulaştırmak amacıyla hazırlanmaktadır.
Bu prosedür, sözde BM Özel Raportörlerinin İran İslam Cumhuriyeti'nden veya diğer kanallardan gerçek belge ve kanıtlar sunarak birçok kez skandala yol açmıştır.
Örneğin, genel olarak Ahmad Shahid'in (Maldivler doğumlu, Avustralya Queensland Üniversitesi'nde eğitim görmüş ve Londra'da yaşayan) sözde raporlarına, özel olarak da terörist gruplarla bağlantılı üyelerden alınan verilere dayanan muğlak ve belgesiz bir rapor olan dördüncü raporuna atıfta bulunabiliriz. Söz konusu raporun MEK de dahil olmak üzere terörist gruplarla bağlantısını kanıtlayan en önemli özelliklerinden biri, MEK ve İran karşıtı diğer kişi ve medya tarafından tercih edilen çok sayıda anahtar kelimenin kullanılmasıydı.
Bunun dışında, Ahmed Şahid'in MEK alanında bu terörist grubun üyeleriyle yaptığı açık ve gizli toplantılarda ve bu toplantıların bazılarının medya fotoğraflarında suç teşkil eden bir anlaşma yapmak için oynadığı rol sürekli olarak devam etmiştir. İran'a karşı bir komplo kurmak için sahte veriler satma karşılığında MEK üyelerine sığınma sağlamak!
Son olarak, bu bağlantıların yol açtığı skandal, İran'a karşı ciddi bir baskı uygulanmasına ve sonuç olarak Ahmed Şahid'in insan hakları yapısından erken uzaklaştırılmasına yol açtı.
Birleşmiş Milletler'in sözde özel raportörü Asma Jahangir de (Pakistanlı ve İngiliz üniversitelerinde eğitim görmüş) aynı yönde hareket etti; Al-Waie News web sitesi, bir güvenlik yetkilisine dayanarak Mayıs 2016'da Jahangir'in İran'a karşı tavır aldığı için MEK ve uyuşturucu kaçakçılarından 200.000 dolar ödül aldığını bildirdi.
MEK ve insan hakları; ironik paradoks ama Batı tarafından sevilen, yukarıda belirtilen açıklamalarla Birleşmiş Milletler'in sözde özel raportörlerinin raporlarının ana ve aynı zamanda en garip kaynağının MEK olduğu ortaya çıktı; sadece İran halkına ve ülkesine karşı değil, Irak'a, Suudi Arabistan'a ve hatta Amerikalılara karşı da insanlığa karşı suç işlemekten sabıkası olan ve zamanın IŞİD'i olarak bilinen bir terörist grup.
MEK terörist grubunun işlediği suçların durumu, Siyonist rejim ve IŞİD grubu da dahil olmak üzere uluslararası suçluların ciddi vakalarına benzemektedir; MEK'in dünyadaki tüm suçlularla benzerlikleri vardır: Siyonist rejimle soykırım, çocuk katliamı ve organize terör, IŞİD ile terörist intihar görevleri, çeşitli terörist gruplarla terör yaratma.
Batılı ülkelerin ve kurumların bu konudaki ikiyüzlülüğü, bir yandan bu terörist grubu memnuniyetle karşılarken diğer yandan kendi halklarını ve siyasetçilerini bu grubun suç teşkil eden eylemleri konusunda uyardıklarında daha iyi anlaşılabilir. Örneğin geçtiğimiz yılın Eylül ayında Avrupa Birliği Parlamentosu, MEK terör örgütünün şiddet eylemlerine atıfta bulunan bir karar almış ve bu örgütün unsurlarının Avrupalı temsilcileri ve siyasetçileri aldatma ve yanıltma yöntemleriyle suiistimal ettiğini duyurmuştur.
Javaid Rehman; Mücahidin-i HalK'ın yersiz paralı askeri
Javaid Rehman, seleflerini takip ederek Batılı işverenlere saygılarını sunarken, İran karşıtı raporlarını İran karşıtlarının, özellikle de terörist grup MEK'in kaynaklarına dayanarak siyasi hedeflerle hazırlamıştır; İran karşıtı kararları destekleme geçmişi olan işverenler, ironik bir şekilde, bu BM muhabirlerinden bazılarının ikinci vatandaşlıkları MEK ile yakın ilişkileri olan ve hatta onlara ev sahipliği yapan söz konusu ülkelerle ilgilidir.
İran'ın ülkedeki insan hakları durumuna ilişkin uluslararası kuruluş ve mekanizmalara sunduğu çeşitli raporları görmezden gelerek, son raporunda, İran'ın verilerine erişiminin olmadığını iddia ederek MEK'in taraflı verilerini ve yanlış raporlarını kullanmasını haklı göstermeye çalışmıştır.
Her ne kadar bu tür faaliyetler uzun süredir ortaya çıkmış ve Javaid Rehman'ı küçük düşürmüş olsa da, Javaid Rehman'ın görev süresinin uzatılmasından MEK'in memnuniyet ve mutluluk duyduğunu ifade etmesi, İnsan Hakları Konseyi toplantılarında Rahman'ın İran karşıtı raporlarını sunmak üzere MEK'in üst düzey üyelerinin toplantılarda hazır bulunması gibi Javaid Rehman'ın misyonuna ilişkin bulmacanın parçalarını bir araya getirirken, MEK'in İran karşıtı raporlarını sunmak üzere MEK'in üst düzey üyelerinin toplantılarda hazır bulunması gibi, Rehman'ın MEK'in sahte rapor ve istatistiklerine atıfta bulunması ve tabii ki Birleşmiş Milletler'in sözde özel raportörü olarak görev yaptığı son günlerde MEK terör örgütünün ana yayın organı Simaye Azadi ile yaptığı röportaj, kendisi hakkında önemli ve tabii ki tekrarlanan karanlık bir gerçeği teyit etmektedir.
Yakın gelecekte Javaid Rehman'ın MEK ile olan bağlantısına ve bu terörist grupla olan işbirliğine dair daha fazla resim ve belgeselin yayınlanacağı ve hem kendisi hem de onu Birleşmiş Milletler'in sözde özel raportörü olarak atamaktan sorumlu olanlar için daha fazla skandala neden olacağı beklentisi uzak değildir.
Çeviri : Adnan DEMİR