ARISTOTELES TERK ETTİ

09.09.2024

Modern çağın sahte bilimi, Aristoteles’in dört sebebinden üçünün ortadan kaldırılmasıyla başlamıştır. Sadece bir tanesi, “causa efficiens-hareketin sebebi” muhafaza edildi. Sonuç olarak, nesne üç boyutunu kaybetti; eidetik, hylistik ve hepsinden önemlisi entelechial. Nesne, manevî anlamı, unsurlarla olan şekillendirilebilir bağlantısı tarafından belirlenmeyi bıraktı ve önceki üç sebepi sentezleyen hareket gayesini kaybetti. Nesne ilgisiz (bilinmeyen) hareketli bir nesne hâline gelmiştir. Bu, onun yalnızca hareket hâlinde var olduğu anlamına gelir; ebedî özdeşlikten (causa formalis), kaotik şekillendirilebilirlikten/elastiklikten (causa materialis) kopuk ve en önemlisi, bir hedefi olmadan (causa finalis)… Böyle bir hareketin nihaî bir noktası yoktur; temelde gayesizdir. Yunan felsefesine aşina olan biri “Bunlar Demokritos’un atomları ve girdapları ve Epikuros’un öğretisinin temelidir” diyecektir. Ve haklı da olacaklardır.

Nihai sebebi ortadan kaldırarak, dünyanın etrafında döndüğü ekseni ortadan kaldırır ve zamanı yöneliminden soyarız. Özünde, Rönesans fiziği (Galileo, Newton) en başından beri postmodernizmin zeminini hazırladı; geri dönüşüm, post-tarih, alıntı, anlamın çözülmesi, nihilist ironi.

Modern çağ kültürünün en yanlış yönü, felsefesi değil bilimidir. Uygarlığın çöküşünün kaynağı budur. Kuantum teorisi üzerinde çalışmış olan Nobel ödüllü fizikçi Werner Karl Heisenberg bir keresinde şöyle demişti: Antik bilim dünyayı bir araya getirmiş, onu bir bütün haline getirmiştir; oysa biz modernitenin bilim insanları onu anlamsız parçalara ayırıyoruz; onu fethetmeye çalışırken onu yok ediyoruz. Modern bilim yıkıcıdır. Bu en tehlikeli yıkıcı ideolojidir. Her şeyi anlamdan yoksun bırakır, dünyanın incelikli ontolojisini, hayalî hesaplarına tâbi kılmaya çalışır.

Causa finalis’i ortadan kaldırırsak, gerçeklik izomorfik hâle gelir; hiç kimse ve hiçbir şey doğru yola sahip değildir. Bir yol diğerinden daha iyi değildir. Aynı zamanda, genel anlamsızlık özellikle geri döndürülemez mekanik kaderciliğe tâbidir. Bu, tüm sebep-sonuç zincirlerinin çelikten daha güçlü olduğu totaliter bir evrendir. Gerçek tiranlık… Newton, Kıyamet üzerine yorumlarını tam olarak bu şekilde inşa etmiştir: Sebepleri bilerek, sonuçları kesin bir şekilde çıkarırız. Bu bilime uygulanan Kalvinizmdir. Ama sebepler tam olarak nedir? Causa efficiens.

Bu mantık en totaliter iki Batı ideolojisinin temelini oluşturur: Liberalizm (ki şüphesiz zihnî dejenerasyonun şampiyonudur) ve Komünizm. Demir gibi bir zorunlulukla mutlak bir cihanşümûl kâbusa yol açarlar. Bununla birlikte, Nazizm de daha iyi değildir. Sadece daha az dogmatik ve “bilime uygun”… Ama aynı mantığı izler, sadece bireye ve sınıfa (liberallerin ve komünistlerin iki yanlış mega kavramı) değil, ırka uygulanır.

Sebeplilik kavramını yeniden değerlendirerek işe başlamalı ve Aristoteles’in fikirlerinin doğru, özgün bir yorumuna geri dönmeliyiz.

Çeviren: Adnan DEMİR